25 Haziran 2012 Pazartesi

Unutmadık, Unutmayacağız.



"Bu arada; hiç başımızdan eksik olmayan gökyüzüne, günün karanlık saatlerine, ara sıra kopsa da fırtınalara, bir gün boğulacağımız denizlere, eski günlere, neler olacağını bilmesek de geleceğe, kötülüklerle dolu olsa bile tarihe, tarihin akışını düze çıkarmaya çalışan tüm güzel yüzlü çocuklara, Donkişotlar 'a, ateş hırsızlarına, Ernesto "Çe" Guevara'ya, yollara-yolculuklara, sevgililere, sevişmelere, sadece düşleyebildiğimiz olamamazlıklara, üşürken ısınmalara, her şeyden sıcak annelere, babalara ve tadını bütün bunlardan alan şarkılara kendi sıcaklığımızı gönderiyoruz. Kötü şeyler gördük. Savaşlar, katliamlar, ölen-öldürülen çocuklar gördük. Kendi dilini, kendi kültürünü, kendisini kaybeden insanlar, topluluklar gördük. Yanan köyler, kentler, ormanlar, hayvanlar gördük. Yoksul insanlar, ağlayan anneler, babalar, her gün bile bile sokaklarda ölüme koşan tinerci çocuklar gördük. Biz de öldük. Ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik. Teşekkürler dünya." Kazım Koyuncu

18 Haziran 2012 Pazartesi

Nazik

Geçmiyor hiçbir şey, acılarım aynı, mutluluklarım yine nadir uğruyor
Bunlar dışında
Soluma yatıyorum artık, gölgem büyüyor, saçlarıma beyazlar düşüyor
Film izlemeye ara verdim artık, göz çukurlarım belirginleşti, kemiklerim irileşti
Beşiktaş'a eskisinden daha bağlıyım artık, sesim daha çok kısılıyor, bademciklerim hep hassastı
Bir şeyler de değişmiyor haliyle misal her gün içiyorum
Masaya vurmuyorum kadehi artık, acı yemek acılara panzehir olmuyor artık
Sessizlik baş ağrısına ağrı kesici değil artık
Ama Huzur sadece Ahmet Hamdi Tanpınar'ı hatırlatıyor
Büyümüyorum ben artık
Geriye sarıyorum

Ah! Benim nazik kırılganlığım, çok yaktın canımı..