hikayeleri kim yazar?
sen, belki o, kim bilir belki de kendi yazar kendi okur. başka hayatları şekillendirenler, hayatlarına yön veremezler. isimleri büyükleri koyar ama kendileri taşır. aklı bulanın kendi bulanmaz, kirlenmez. doğru yol, aktığı yoldur, yolunda çamur varsa, yolunu kendi çizer, akar yolunu bulur! insanlar, her şeyi birilerinin yazdığı, çizdiği yanılgısından vazgeçmesi, kimliklerini yok saymak sanrısından kurtulması aktığı eşikten geçmez. verilen yönden kaynaklanır, 'yolun sahibi' varlığının zaruri gereksinimlerini atasının fuzuli ihtiyacından kaynaklandığını göremez. döngüler, döngüye bağlıdır. her şey bir gün döner. su elbet bir gün tersine akar.
24 Aralık 2011 Cumartesi
istem
erkek: ''isteğin nedir? ne istiyorsun söyle?''
kız: ''istediğim bir şey yok, istemediğim bir şey var. sen!''
erkek: ''madem isteğin olmadı, istemediğin olsun.''
yalnızlığımı, mutsuzluğumu giderecek sandım, bir insan düşündüm. üstüne doğanın mecbur bıraktığı iki kişiden olma, bir kişiden doğma parçalarla birlikte, kahkahalar ve ağlamalar hayal ettim. ben de insandım, hayal etmek, istemek hakkımdı diye düşündüm. tecrübeler acılardan doğar, ağlamalar bundandır. kahkahalar, acılardan doğar yine, anlam yüklenemeyen gülüşler bundandır.
yalnız olmadığımızı anladığım zaman içim huzura kavuştu. düşüncelerim beni yanıltmadı, doğru yolu gösterdi. düşüncem o ki, yalnız hissediyorsan başka yalnız insanları düşün. aynı ruh halini paylaştığın onca insan varken nasıl yalnızım diyebilir insan..?
mutsuzum deme, mutsuzluktan sonra gelen mutluluğu bekle.. her şey ait olana geri döner. sahip olduğumuz şey, sahip olacağımız şeylerdir. dahası yok..
kız: ''istemediğini istemek, istemek değilmiş''
erkek: ''istediğini istemediğin zaman, istemediğini istemek, istemektir bazen.''
beşiktaşlı günler #2
rüyalardaydı beşiktaş. soğuk gecelerde, buğulu camlara küçük parmaklarıyla yazmaktı beşiktaş. artık her şey değişmişti, beşiktaş aşkı bastırıldıkça büyümüştü..
Kahvaltı yapmak istedi, ama canı istemiyordu. hala aklı gece gördüğü rüyadaydı, beşiktaş tribünlerinde beşiktaş diye bağırışındaydı. beşiktaş fikstürüne baktı, istanbul'da 10 gün sonra maçı vardı beşiktaş'ın. 10 gün beklemek zor geliyordu. deplasmana gitmeye karar verdi. çok hızlı oluyordu her şey. ''durmam gerek bir soluklanmam gerek'' dedi. gülümsedi. ''beşiktaşlı olmak böyle bir şey, gittiği yere kadar'' dedi. kendiyle konuşmalarına ara verdi, sustu.
evden çıkarken damalı beşiktaş atkısı vardı boynunda. değişim başlamıştı. yıllardır uzaktan sevdiği, kalbinde muhafaza ettiği aşkını artık daha fazla saklayamamıştı. iş yerine girerken kendini bir an garip hissetti, şirketteki arkadaşlarının kendine olan bakışları rahatsız etmişti onu. umursamadı, masasına yöneldi. çıkardı atkısını masasına serdi. günün bitmesine daha ilk dakikadan istemeye başlamıştı. iş çıkışı semte gitmek istiyordu. düşünceleri yanına gelen arkadaşının ''hayrola esat, şampiyonluğa koşuyor da beşiktaş biz mi bilmiyoruz'' derken kaldırdı başını, baktı gözlerinde gördüğü o alaylı ifade kanına dokundu. bir şey demedi, başını çevirdi. beşiktaş'ın puan durumundaki yeri için sevmemişti o, birçok beşiktaşlı gibi şampiyonluk hayalleriyle uyumuştu, görmediği şampiyonluğun hasretiyle daha çok bağlanmıştı. sevgiliyi özledikçe, daha sıkı sarıldığı sevgiye, aşka benziyordu. anlamasını beklemiyordu, konuşmak faydasızdı. susmak en doğru şeydi. beşiktaşlı olmanın böyle tarafları da vardı.
gün bitmiş, iş yerinden ayrılmış semte gelmişti. dolaştı sokaklarda, kokladı havayı, beşiktaş bayrakları, sesleri duydu. içi huzur doluyordu. hiçbir psikolojik destek bu kadar etkili olamazdı. güzeldi.
yormuştu aşkına dönen yüzü, omuzlarına tatlı bir yük binmişti artık. bir sorumluğu vardı, beşiktaş'ın olduğu her yerde olmalı ve desteklemeliydi.. düşünceler düşünceler uyumak istiyordu.. eskişehir deplasmanına gitme heyecanı şimdiden sarmış, yolculuğun yorgunluğu yormuş, ve ses telleri kaşınmayı başlamıştı ama önce uyumak istiyordu, bir çocuk gibi kıvrılıp yatağa uyumak istiyordu..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)